-Seni gördüğüm gün bütün kötü alışkanlıklarımı bırakmaya
karar verdim. Sigarayı bıraktım, okeyde taş çalmadım, insanlara selam verdim.
Gülümsedim. Belki de en önemlisi bu..
-Efendim?
-Yok önemli değil öyle kendi kendime şarkı söylüyodum.
-Hııı. Sen ne söyleyecektin bana? Sabahtan beri burdasın da.
-Ben şey diyecektim. Bizim borç kaldı mı ya deftere bi
baksana.
-Bu muydu yani? İnsan bir fırına ne kadar borçlu olabilir
ki? Sonra ödersin.
-Peki o zaman kolay gelsin sana.
-Sağol ufaklık.
İnsan kendinden 10 yaş büyük birine aşık olunca böyle olur.
Aslında yukarıda bıraktım dediklerimin hiçbirini yapmadım; yapamadım. Şartlar
elvermedi. Halbuki ben onun görüp görebileceği en harbi aşık olurdum. Bilemedi.
Hülya; üniversite öğrencisiydi. Bana göre çok güzeldi. Harçlık çıkarma amacıyla
bizim evin köşesindeki fırında çalışıyordu. Annemlerin “fırında çalışan kız”
olarak bildikleri; benim sevdiğim kızdı. Çocukluk dönemlerinde bilmiş olmak
bazen umulmadık kapılar açar. Ben de bir gün sokaktaki çocuklara yapacağımız
maçın kurallarını anlatırken (3 korner 1 penaltı, kaleci oyuncu yok gibi)
görmüş beni. Ekmek alırken “sen ne bilmişsin öyle” dedi bana ve ben hayatımın
aşkını buldum. Bir çift gülen göz beni sekiz yaşımda aşk denen kısırdöngünün
içine itmişti. Kurtulma imkanı yoktu.
Onu gördüğümden beri ekmek almak; en sevdiğim iş olmuştu.
Bazen fırına gidip boş boş oturuyordum. Yanında olmak değişik bir hisse yol
açıyordu bende. Memnundum. Gerçi o zamanlar bunların adını koyacak kadar
büyümemiştim ama ilk aşk her zaman hatırlanırmış. Bir gün hızlıca fırına
gittim. “Hülya” dedim. “Bi dışarı gelsene”. Kapının önüne çıktık. “Eee nedir
derdin?” diye sordu. “Meftunum sana!” dedim. Bir süre sessiz durduk. Sonra
gülmeye başladı. “Sen nerden öğrendin bunu?” dedi. “Dün akşamki filmden” dedim.
“Anneme sordum seni seviyorum anlamına geliyomuş. Ben de seni seviyorum.” dedim. Gülümsedi.
Bana hissettiklerimin başka şeyler olduğunu, benim küçük olduğumu, büyüyünce
karşıma güzel bir kız çıkacağını ve o zaman bu cümleleri ona kurmam gerektiğini
söyledi. Sonra da içeri girdi. Eve gittiğimde hüngür şakır ağladığımı
hatırlıyorum.
Sonrası hazin bir ayrılık hikayesi. Yaz gelince memleketine
gitti, sonra da başka bir semte, başka bir eve taşınmışlar. Bu arada geleceğim
için söyledikleri pek gerçekleşmiş değil. Ona kurduğum cümleleri farklı kelime
ve aynı kalıpla birkaç kıza daha söyledim ama cevap yine olumsuz oldu. Galiba
insan zor durumdayken söylediği yalanı kontrol edemiyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder