12 Nisan 2013 Cuma

oportünist pezevenk


Amcam 40’lı yaşlarını devirmiş bir adam. Eski tüfek solculardan. Okumuş, gezmiş, dayak yemiş, eyleme katılmış yani kendi tabirine göre “yaşamış”. Kendi bu kadar aktif bir gençlik evresi geçirdiği için benim şu anki durumuma çok üzülüyor ve “ot gibi büyüdün sen” diyor. Bunun sorumlusu da kapitalist düzen ve televizyonmuş. Bu ikisi bizi sadece tüketmeye alıştırmış o yüzden üretmeyen, sadece oturduğu yerde göt büyüten insanlar olmuşuz. Amcamın küçük bir tamirci dükkanı var. Televizyon falan tamir ediyor, bende ona yaz tatillerinde yardıma gidiyorum. Gerçi amcam bu durumdan şikayetçi. Haftalığımı hiç çaba harcamadan kazandığımı söyleyip yine düzene sövüyor. Ama hiç babama sızlandığını görmedim, işi gücü benimle. Halbuki ben çaba harcıyorum. Çay taşıyorum, sabahları dükkanı açıp, temizlik yapıyorum. Bu benim gibi biri için büyük efor sarfettiren işler. Gerçi bunlar onun umrunda değil ama ben kendimi dükkanın önemli bir parçası olarak görüyorum. Yine bir gün sigara almak için beni köşedeki bakkala gönderdi “al şu on lirayı git bir paket parlament al gel” dedi ben de paranın üstü bende kalsın mı diye sordum. Amcam hafiften kızarak “oportünist pezevenk” dedi. Bu laf çok ağırıma gitti hayır pezevenk değil, öbürü. Anlamını bilmediğimden olsa gerek. İki adımlık mesafede sinirimden dolmuştum. Sanki sabrımın son noktasına ulaşmıştım. Pakedi masanın üstüne koyup, amcamın yüzüne çemkirmeye başladım:

-Bana sistemden bahsedene bak oturmuş parlament içiyor. Hem madem bu kadar karşısın bu düzene niye dükkan açtın, neden para kazanıyorsun? Neden bana iş verip beni de bu düzenin bir parçası yapıyorsun?

Önce bir afalladı, sonra da pakedi açıp bir sigara yaktı. “Nerden öğrendin lan sen bunları” dedi. “Senin kitaplardan okudum biraz” dedim. Dükkanın arka tarafında küçük bir oda vardı, amcam “solcu kitaplarını” o odada tutardı, yengem evde istememiş başına bela olur diye. Sonra da “Baştan kafa tuttuk ama sonradan iş değişti. Evlendim. Çocuğum olmadı ama olsun, ev reisi oldum ben. Sorumluluğum arttı bir yerde. Anlayacağın bıraktık o işleri.” dedi. Derin bir hayal kırıklığı hasıl oldu içimde. Baştan önemsemediğin bir yaranın gitgide büyüyüp acı vermesi gibi, ekmeği keserken elini de kesmek gibi. Yani insanın kendisinden kaynaklanan bir durum. Gözümde çok büyütmüştüm amcamı. Benim de falsom bu. Değer verdiklerimi bir anda yerle bir ediyorum. Ertesi gün gitmedim dükkana, sonraki gün de. Sonra babam kızınca gittim, hiç konuşmadık. Durduk yere “haftalığına zam yaptım” dedi. Yüzüne baktım; gülümseyince özür diledim. Amcam; yılların verdiği olgunluğun karizmasıyla sigarasından bir fırt çekip, “Siktir et boşver” dedi. Ben de öyle yaptım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder